Kayıtlar

Nisan, 2013 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

10 yıl sonra Dünya'ya meydan okuyabiliriz...

Resim
Bir makalede okumuştum, İsrail’de üstün zekalı çocukların tespiti ve eğitimiyle ilgili bir makalede… “Bilgi güçtür, beyin güçtür İsrail’de…” diyor yazar. Belki de İsrail gibi hem alan olarak, hem nüfus olarak sınırlı ve küçük bir ülkenin tüm dünyayı yönlendirebilmiş olmasının sebebi de bu. Bütün çocuklar küçük yaşlardan başlayarak belli aralıklarla tanılanıyor (zeka bölümleri tespit ediliyor) bu ülkede. Yüzde 1 dilimine giren üstün zekalı tanımının bir üstü sayılan çocuklar Kudüs’te OFEK isimli dünyaca meşhur dâhiler okulunda (Osmanlı’nın meşhur Enderun Okulları gibi…) profesörlerin de destek verdiği özel bir eğitimden geçiriliyorlar. Sıkı durun!.. Mossad ajanlarının bir çoğu da bu okuldan yetişen çocuklardan seçiliyor. Aynı durum Güney Kore ve Rusya için de geçerli. 50 milyon nüfusa sahip olan Güney Kore’de üstün yetenekli çocuklara yönelik özel eğitim veren eğitim kurumlarında tam 113 bin öğrenci eğitim görüyor. Rusya’da ise Rus liderlerinin büyük kısmı

Prof. Dr. Veysel Sönmez Hocamızla yapılan bir söyleşi

Resim
4 yıl boyunca derslerimize giren, tüm heyecanı, bilgi ve birikimini öğrencileriyle (bizlerle) paylaşan, çok değerli Veysel Sönmez hocamızdan 50 dakikalık bir söyleşi. (M.Osman Kurtkan Kapıcıoğlu'na teşekkürler.) 

GÜNDEM, LYS VE BAŞARI DEĞİLSE ZOR…

Resim
Afyonkarahisar’ın LYS’deki sıralaması, başarı durumu her yıl tartışılır, bu yıl da tartışılmaya devam ediliyor. Veliler öğretmenleri ve okulları, yöneticiler öğretmenleri, öğretmenler velileri ve öğrencileri, sendikalar bakanlığı, öğrenciler sistemi, sistem idareyi, idare birilerini vs. bir kısır döngü içinde herkes birbirini suçluyor, istatistiki olarak görülen “başarısız” sonucun suçlusu bulunmaya çalışıyor. Bu konuda kimseyi suçlamak istemem, bu haddim de değil, amacım da değil. Hepimiz aynı geminin içindeyiz; idarecisi, öğretmeni, velisi, öğrencisi; hepimizin amacı başarıyı yakalamak olmalı, eğer durum böyleyse birbirimizi suçlamanın anlamı yok. Kaldı ki, Afyon’daki öğrencilerle başka illerdeki öğrenciler arasında anlamsal oranda bir zeka gelişimi farkı yok. Aynı şekilde, Afyon’da görev yapan öğretmenlerle başka illerde görev yapan öğretmenler arasında da görev bilinci açısından bir fark olduğunu sanmıyorum. Peki sorun nerede o zaman?.. Sebepleri, merhum Nasre

Akıllı olmak, ama nasıl?..

Resim
Zeki olmanın bir çok yöntemi vardır, fakat insanlar yoğun olarak çalışmaları nedeni ile akıllı olmak için herhangi bir çaba göstermiyor sadece çocuklarımıza "akıllı ol" yani uslu dur anlamında kullanıyoruz. Fakat akıllı olmak bir insanın beyni ile ilgilidir. Bu nedenle beynimize egzersiz yaptırmamız gerekiyor. Örneğin sudoku yada sayı bulmacaları ile bunu çok rahat yapabiliriz, hatta bu yazıyı okurken yada yazarken tekrar bir beyin egzersizi yapıyorsunuz. Akıllı olmanın bir diğer yolu da düzenli uykudur, rahat bir uyku geçiren insan beynini daha dinç hisseder ve beyin fonksiyonlarını daha iyi kullanır buda bizim akıllı düşünmemize yol açar. Akıllı olmanın bir diğer yöntemi ise vücudumuza dikkat etmeliyiz, çünkü insan vücudu tümü olarak birbirine bağlıdır. Fiziksel egzersiz yapmak kan akışını artırmak bile beynimize oksijen ve glikoz oranını değiştirecektir. Fiziksel olarak herhangi birşey yapmamız bile beynimizi daha fazla çalıştıracak ve bizim daha akıllı düşünme

ÇOCUKLARA "SİZE GÖRE" DİYE SORDUM...

Resim
Zaman zaman, öğrencilerimizin, üstün yetenekli çocuklarımızın dünyaya, ülkeye, Afyon’a, olaylara bakış açılarını merak eder, aynı anda onların da belki ufuklarının açılmasını sağlar düşüncesiyle, bir beyin fırtınası yaptırarak kısa cevaplar alabileceğim sorular sorarım. 9-10 yaş grubu çocuklarımızla yine küçük bir beyin fırtınası yaptık, bu fırtınanın ilginç sonuçlarının bir bölümünü sizlerle paylaşmak istiyorum… Çocukların yüzde 90’ı aşan büyük bir bölümüne göre dünyamızın en büyük ve çözülmesi gereken en önemli sorunu “küresel ısınma” ya da “ozon tabakasının incelmesi…” Türkiye’nin en önemli sorunu sorusuna ise ağırlıklı olarak verilen ve ortak noktada birleşilen cevaplar göremiyoruz. Ancak öğrencilerin yüzde 20’sini geçen cevapları şöyle sıralayabiliriz; “hava kirliliği, terör, her şeyi dış ülkelerden almak…” “Yaşadığınız şehrin en önemli sorunu nedir?” sorusuna verilen cevaplar ise ağırlık sırasına göre şöyle: “Çevre kirliliği, hava kirliliği, yollar, kavga

ŞEHRİN İMAJINI BU TİP ETKİNLİKLER DÜZELTİR

Resim
12. Afyonkarahisar Klasik Müzik Festivali başladı. Şehrin imajının tartışıldığı bu günlerde ülke gündemine uluslararası düzeyde bir sanat festivali ile gelinebilecek bir fırsat yakalanmışken, korkarım ki, bu fırsat da hoyratça harcanıyor. Şehirde uluslararası sanatçıların, ülkemizde önemli yerleri bulunan  tiyatrocu, televizyoncu, sunucu ve yazarların katılacağı böyle bir festivalin havası hiç yok, şehirde böyle bir atmosfer yokken ulusal ve yaygın medyaya böyle bir faaliyetin ne derece konu olabileceği soru işareti. Ulusal ve uluslararası düzenlenen etkinlikler, festivaller, söyleşiler, konferanslar, paneller; konusu ve alanları ne olursa olsun şehrin imajını olumlu yönde etkiler. Bu etkinliklere destek verilmesi, şehirde o etkinliklerle ilgili bir atmosfer oluşturulması, bu etkinliklere katılımın sağlanması, başta yerel medyamız olmak üzere etkinliklerin ulusal ve yaygın medyaya aktarılması konusunda haber ajansları temsilcilerinin ve hepimizin görevi olmalıdır. Bu hafta sonu